Hadislerde Bize Ulastırılanlar
Eğer denilse: Resûl-ü Ekrem (asm)’ın her hall ve hareketini kemâl-i ihtimâm (tam bir özen) ile Sahâbeler muhâfaza ederek nakletmişler neden Hazret-i Enes, Câbir, Ebû Hüreyre’den çok geliyor; Hazret-i Ebû Bekir ve Ömer az rivâyet ediyor?
Elcevab: Nasıl ki insan, bir ilaca muhtaç olsa, bir tabîbe gider; hendese (mühendislik ilmi) için mühendise gider, mühendisten nakleder; mes’ele-i şer‘iye (şerîata âit mes’ele), müftüden haber alınır ve hâkezâ... Öyle de, Sahâbe içinde ehâdîs-i Nebeviyeyi (Peygamberimiz’in hadîslerini) gelecek asırlara ders vermek için, ulemâ-i Sahâbe’den (Sahâbe âlimlerinden) bir kısım, ona ma‘nen muvazzaf (vazîfeli) idiler. Bütün kuvvetleriyle ona çalışıyorlardı. Evet Hazret-i Ebû Hüreyre bütün hayatını, hadîsin hıfzına vermiş; Hazret-i Ömer, siyâset âlemiyle ve hilafet-i Kübra (en büyük halîfelik) ile meşgul imiş. Onun için, ehâdîsi (hadîsleri) ümmete ders vermek için, Ebû Hüreyre ve Enes ve Câbir gibi zâtlara i‘timâd edip; ondan, rivâyeti az ederdi. Hem madem sıddîk (çok doğru olan), sadûk, sâdık (İslâmiyet’e samîmi bağlı olan) ve musaddak (herkesce doğrulanan) bir Sahâbe’nin ve meşhur bir nâmdârı, bir tarîk (yol) ile bir hâdiseyi haber verse; yeter denilir, başkasının nakline ihtiyaç da kalmaz. Onun için bazı mühim hâdiseler, iki-üç tarîk ile geliyor.
Zülfikār